Cumartesi, Kasım 26, 2011

Düden Şelaleleri (Antalya)

Fethiye'de yüzübileceğimiz heryerde yüzdükten sonra Yusuf amcaların yaylasına çıktık... Esad'ın dedesi Veli dedeyide ziyaret etmiş olduk... Hulusim yeni kırılmış ayağına ameliyat eden doktorlara dururp durup ben bunlara bi kızayım diye dinazor kükremesi saldı... Veli amcanın çok hoşuna gitmiş olacak ki bi daha bi daha anlattı kuzuya ayağına nolduğunu... Yayladan Veli amcanın bahçe kirazlarınıda aldıktan sonra Antalyaya doğru yola çıktık...
Antalyada hem babamızla meslektaş olan Durmuş Ali amcamız hemde onunla evlenen annenin arkadaşı Emine abla var.... Bide onların yenidoğan kuzuları Sami Yusuf...
Antalyada ilk durağımız Düden şelaleleri oldu... Kapıda develer karşıladı bizi... Kuzunun yanındaki Durmuşali amcanın yeğeni Mustafa Halil... Kuzu ayağı bağlı develere uçan tekmeler savurup hava atarken devenin biri ipini kopardığı gibi bir kattı önüne... Kuzu nereye nasıl kaçacağını şaşırdı...:)
Düden şelaleleri milli park olmuş şimdi... Gençliğinde Durmuş Ali amca buralardan aşağı atlar yüzermiş... :)
Şimdilerde atlamakta, yüzmekte yasak...
Sade izleyebiliyoruz...

Ama manzaralar muhteşem... Vakit olacaktı sabah girecek akşam çıkacaktık...

Kuzular da hayran kaldılar diycem amma onlar bu keyfi anlamayacak kadar küçükler...
Ama manzara onlarla ayrı güzel tabii...:)
Uzun yolculuk boyu çoğu defa dile getirmiştik... Çocuklarsız daha rahat ederdik...
Ama zaman geçipte şimdi fotolara bakınca diyorum ki;
Bu manzara onlarsız eksik kalırdı...
Rabbim kuzularımızı ayırmasın diye dua ettim yeniden...
Ne bizden, nede birbirlerinden...
Su sesi hakikaten ruhunu dinlendiriyor insanın...
Yeşili gözünü dinlendiriyor...
Kuzularla ayrı bir anlam yükleniyor görünen manzaraya...
Hem bahar her dem tazeliyor kendini...
Hem insanoğlu yeni nesille tazeleniyor..


Bir arkadaki dökülen şelaleye bakıyorum... Bir kendi kuzuma...
Kuzum daha güzel görünüyo gözüme...:)
Suların aka aka kendilerine yol ettikleri ilginç yerler vardı...
Yorulan kuzularda tabi... Zaten arabaya küçük kuzudan daha çok abisi bindi...:)
Artist artist tavırlar takındı...
Canı sıkıldı arabasını taşıdı..
Tabii manzaranın güzelliği, şırıl şırıl dökülen şelaleler bizim kadar alakadar etmedi onları....
Bizde onların gümbürtüsüne ne anlayabildiysek artık...
Gözümüzü, gönlümüzü yeşile, suya doyurduk...
Kulaklarımızıda çocuk sesine...:)
Hatta kulaklarımız o kadar doymuştu ki birde aslında daha güzel olan Kurşunlu şelalesine gitmeyi göze alamayıp eve döndük...:)