Cuma, Şubat 27, 2009

Neşeli saatler...


 Burada havalar ısındı hayli.. Ama yinede evler serin.. Bu aralar oğlumuzun en büyük keyfi pantolon hırka ne varsa üstünde çikarip cıbıl cıbıl dolaşmak... Babasi ne zaman oğluyla birazcık yalnız kalmak zorunda kalsa ilk işi çocuğun herşeyini cıkarmak oluyor... En kolay başetme yolu...:) Artık hayli ayaklandı... Biraz kendi ayakları üzerinde durabiliyor... Yüzüstü yatmaktan eskiden sıkılıyordu... Şimdi bayaa keyif alıyor... Gözünü açar açmaz ilk yaptığı şey en yakındakine uzanmaya çalışmak.. Onu veriyoruz eline bu defa uzanmaya çalışacak başka bişey illaki buluyor... dışarı alışmaya çalışıyoruz yavaş yavaş... Aslında düzeni seven bir çocuk... ama annesinin düzenli bir hayatı yok.. Mecbur oda alışmak zorunda...
Sabahları yarım saate yakın oynama saatlerimiz var... Bir keyifle uyanıyor... Kıkır kıkır gülmesi... Anneside bütün işini gücünü bırakıp onla ilgilenirse keyfine diyecek yok... Çocuklarda bu dönem anneyi kaybetme korkusu olurmuş... Belkide bu yüzden hiç ayrılmak istemiyor...E zaten bende hiç bi yere bırakmaya kıyamıyorum...:)

Salı, Şubat 24, 2009

Uyuyan çokoprens

Yavrum..Cennet yamaçlarından kopup gelen cennet kokulu çiçeğim...Rabbimin güzel emaneti...Meleklerin arkadaslık ettiği güzel yavrucuk...Nasıl öderiz senin gibi güzel bir nimetin şükrünü bilmiyorum...Her halin ayrı güzel,her güzelliğin ayrı özel...Ama uyurken bir başka güzelsin...Bakmalara doyamıyor insan..Öpmelere bile kıyamıyor...Anlıyorsun ki daha senin arkadaşların melekler...Bulaşmamışsın daha  dünyanın hiç bir kötülüğüne...Yüzüne günahın izi değmemiş...Gafletin kokusu sinmemiş ruhuna...İsyan alıp yürümemiş bedenine...Bir cennet kuşusun sanki...Dünyaya uçmaya gönderilmiş...Bu yüzden mi bu kadar çok seviliyorsun...Rabbim günahsızlıgın kadar mı çok sevdiriyor seni...Dua ediyorum annem sana...Şimdiden bütün hayatın, bütün arkadaşların, evliliğin, herşeyin için...Ve benden uzak olmaman içinde...Sende benim gibi annenin gözlerini beş bin kilometre ötelere baktırmayasın diye...Hatırlamayacaksın bu zamanları biliyorum...Gece sabahlara kadar kollarımda taşıdığımı..Sabaha kadar seni uyandırmamak için kıpırdamadan yattığımı yanında... Bende hatırlamıyorum annemin benim için yaptıklarını...Ama şimdi anlıyorum ... Sen hayatıma girdikten sonra annem...Umarım sen benim kadar geç kalmazsın..
 Henüz bir kaç saat oldu dünyaya gözlerini açalı...Rabbim bahtını da tahtını da güzel eylesin inş..
Melekler gibi uyuyor dedikleri bu olsa gerek...
Öylesine saf  öylesine temiz...
Senin için hazırlanmış herşey annem...O kadar çok bekledi ki annen baban seni...Bu yatağa gelip yatıncaya kadar sen...
O kadar çok dualar edildi ki...Herkesler...Şimdi annen onlara çook dualar ediyor...
Ananen beş bin kilometre ötelerden kalkıp geldi senin için...Dokunmaya bile kıyamazdı sana...
Sadece seyrederdik sen uyurken oturup başında...
Yastığına bile sığamayacak kadar küçüktün..
Belki anlıyordun sen herşeyi...Ama biz anladığını anlamayacak kadar kopuktuk öte alemlerden...
Nasılda habersizce yatıyorsun dünyanın gafletinden...
Annen ne halde  koymuşsa,
Nereye yatirmişsa öylece...
Uyuyorsun...
Hastalıklar mı yormuştu annem bu kadar..
Yorgun savaşçı misali..
Sanki hüzün var yüzünde..
Masumca bir yorgunluk..
Bir o kadarda güzel...Bir eli kulağının altında...
Ellerin neye uzanmış öyle bilmem ki...
Yüzünde annenin izleri...Fazla sarmaş dolaş olmaktan kaynaklanan..
Ayrı yatırdığım zamanlar özlerdim...Kırk kere gelirdim heralde beşiğinin başina...
Belkide bu yüzden yanimda taşıyabileceğim şeylerde yatırdım seni...Sende öyle ayaklar çatılmış keyifler hoş...
Halinden memnun ...
Hele birde ortalik sessiz sakinse...Uyku keyfine diyecek olmazdı...
E bazende azıcık dertlenir, düşünceli düşünceli uyurdun...
Beyaza beyaz yakışmaz derler ama sana yakışırdı annem..
Annenden gelen sütler yetmeyince biberonla desteklerdik..
Dokunmayın çakır keyfine oğlumun..:)
İnsan ömrünü rızık peşinde harcıyor...Boyun kadar biberon insana hatırlatıyor bunu tekrar. Rabbim rızkını kolay yollardan temin etmeni nasip etsin inşallah..
Hiç haram lokmalar geçmesin boğazından...Masumiyetin kadar temiz rızıklar versin rabbim..
İlle mavili mavili...
Kızdırmış anne seni heralde.. Yoksa niye kaşları çatık yatasın ki...
Sen bu kadar güzel uyurken, ben bekleyebilirken seni başında... seyredemeyenler düşüyor aklıma... dualar ediyorum onlar için..
 
Yada onları seyredebilecek annesi olmayanlar...Rabbim kimseyi annesiz bırakmasın diyorum.. Bıraktıklarınıda merhametsizlerin ellerine bırakmasın..
Sen hep bu masum güzelliğinle kal annem inşallah.. Kimseleri incitme, kırma, üzme..Ellerin kimselere kalkmasın...Kimselerde seni üzmesin,kalbini incitmesin...Anneler evlatlarının tahtlarını kurarlarmış ama bahtlarını kuramazlarmış...Bu yüzden annen herşeyin sahibine, duaları geri çevirmeyene dua ediyor senin için..Tahtını da bahtını da güzel eylesin diyee...Biliyor ki onun rahmet hazinesi çok geniş...Gücü herşeye yeter...Yoksa ne yapabilirim ki ben onun emanetine bekçilikten başka... 

Pazartesi, Şubat 23, 2009

Doğduğumdan bugüne....

Çabuk büyüyo gibi gelsede kolay büyümüyo aslında çocuklar... Çok güzel bir bebek olarak doğdu Bilal aslında.. 3.400 kilosu, 52 cm boyu... Hani bütün anneler der ya  dünyanın en güzel bebeği sanki benim bebeğim... O kadar güzel gelmişti... Hastaneden geldikten sonra ertesi gün doktora giderken eşime "sanki artık hiç güzel bebek yok" demiştim. En güzeli bizim ki...
 17 eylül... Benden önce emziği aldı... Kıskanmıştım:) Kendisi tutabiliyordu... 'Zamane cocuklari' demişti annem. Bizim zamanımızda bir ay açmazlardı gözlerini...
19 eylül... İlk 10 gün sütüm yetmemiş aslında.. Ama biz anlamamışız.. Emzirmek zaten problem oldu.. Azıcık tembeldi de oğlumuz..:) Ağlamasını dinleyen bi doktor bu cocuk açlıktan ağlıyo deyince ancak aklımıza geldi.. Aç kaldığı için sarılığıda nerdeyse bir aya yakın sürdü... 10 gün sonra o güzel çocuk bu hale geldii... Hatırladikça üzülüyorum hala... Annemler beni teselli ediyorlardı 'her çocukta olur böyle şeyler' diye.. Ama şimdi kendiside söylüyo ki korkmuş ...
24 eylül... Zayıflığına rağmen cin gibiydi yinede... Gözler fıldır fıldır ...
4 ekim... Bi o kadar da masuum...
5 ekim.. Baktıkça içimi sızlatan resimlerden birisi... Nasilda perişanmış yavrum..
1. aydan sonra...
9 kasım... Az buçuk ele geliyo artık... Mahmur bakışlı yorgun savaşçı oğlum..
2. aydan sonra..
4 aralık... Kollar açık yine.. Gel bana kucak kucak...
3. aydan sonra...
18 aralık... Artık uzerine giydikleri yakışıyo... Toparladı hayli.. İnsanlar "ah yavrum, ne bu halin" demiyorlar...
4. aydan sonra...
30 ocak... Etrafımızdaki herşey oyuncak... Annesinin zayıf  ve çelimsiz çocuk kompleksi yok artık..
5.aydan sonra...
12 şubat.. Geçen arkadaşlardan birisiyle beraber giderken "Maşallah tosun gibi olmuş" deyince eline şeker verilmiş çocuklar gibi sevindim...:) Artık benim oğlumada tosun gibi diyolar diye...

Baba oğul muhabbeti...

Bugün hazır oğlum uyuyoken babasıyla olan muhabbetlerinin resmini koymak istiyorum..Geriye doğru giderek..İlk başlarda babası ona yeni doğmuş değilde koca bebek muamelesi yapınca hayli azar yemişti kayınvalidesinden..Kafasında oturtmaya, hoplatıp zıplatmaya çalışıyordu..Gerçi şimdide top oynamaya çalışıyor ..Değişen pek bişey olmamış yanii ...
4 şubat..Babanın burnu heralde cok tatlı..:)
1 şubat... Ailecek ilk piknik...Güneş baba ve oğul..
6 ocak... Pembe, erkek olmasına rağmen çok yakışıyo oğluma..Yada ben yakıştırıyorum:)
28 aralık... Artık tanıyor babasını...
8 aralık..Babaya bakışa bakar mısınız...Kıskanıyo insan bir anne olarak:)
19 eylül..3 günlük...Babasının en büyük keyfi...Bağrında uyuttuğu oğluyla beraber...